ORMANCIDAN HATIRALAR

28.11.2020
1.005
ORMANCIDAN HATIRALAR

Bilenler bilir, Ormancılık zor ve bir o kadar da meşakkatli bir meslektir. Ormanı sevmeyen, doğaya saygı duymayan bu ağır şartlara çok da fazla göğüs geremez. Bu yüzden bir çok meslektaşlarımız ilk fırsatta mesleği bırakarak ya kurum değiştirmiş ya da daire Memuru olarak kadro değiştirmek zorunda kalmıştır. Kapısız, bacasız, savunmasız onbinlerce hektarlık alanlardan sorumlu olmak ve bu alanda oluşabilecek her türlü olumsuzluktan dolayı hem adli hem de idari olarak hesap vermek bedenen ve ruhen oldukça yorucu olabiliyor. Meslekte bir çok sorun yaşandığı gibi çok da güzel anlar yaşanabiliyor.. Neyse lafı çok da uzatmadan bu zorluklarla ilgili anımı anlatayım.

Yıllar önce görev yaptığım İşletme Şefliğinde İşletme Müdürümüz ve İşletme Şefimizle araziye çıkıyoruz. Hemen yolun üzerinde kaçak olarak kesilmiş ve kaçırılmış 100 cm çapında koca bir Kayın ağacı köküne rastladık. İşletme Müdürü hemen aracı durdurdu. Ağacın başına gitti ve açtı ağzını yumdu gözünü. Ne Şefimin ne de benim ne Ormancılığımız kaldı ne adamlığımız. En son sözü, ya bu ağacı keseni bulursunuz, ya da ben size yapacağımı bilirim demek oldu. Şefimin de benim de bütün şevkimiz ve moralimiz bitti.

Ertesi gün Şefimle başladık çalışmalara. Aslında kafamızda bir isim var amma elimizde hiç delil yok. Soruyoruz soruşturuyoruz ama herhangi bir delil bulmak imkansız. Bu arada da İşletme Müdürümüz her gelişinde “o Kayının failini hala bulamadınız mı, yolun kenarındaki bir ağaca sahip çıkamayan bu kadar ormana nasıl sahip çıkacak, ne iş yapıyorsunuz” diye sürekli fırçalıyor.

Derken bir gün araziye çıkarken ağacı kestiğinden şüphelendiğim vatandaşı çeşme başında rakı içerken gördüm. Hemen arabayı durdurdum ve adamın yanına oturdum. Hoş geldin beş gittin den sonra adam bir kadeh de bana doldurdu ve muhabbete başladık. Laf arasında “yahu dayı bu koca gülgeni nasıl kestiniz de hemen yüklediniz valla helal olsun” dedim. Dayı da belki alkolün verdiği etkiyle “hiç sorma ormancım, az daha kasayı kırıyorduk ağacı keserken, kamyonu yakına koymuşuz, ağaç yarım metre daha ileri düşse kamyon pert olacaktı” diyince masadan kalktım. Dayı dedim başka bir diyeceğin var mı, kaçak ağaç kesmekten suç tutanağı tutacağım hakkında. Dayı bir baktı,” sen beni mahkemeye verirsen ben de senin mesai saati içinde benimle rakı içtiğini söylerim ” dedi. Oradan ayrıldık.

Tabi ben almış olduğum ifade ile tutanağı tanzim ettim. Faili de bulduğumuz için İşletme Müdürümüzden şeflik olarak teşekkürü de aldık. Derken mahkeme günü geldi çattı ve dayıya beraber hakim karşısına çıktık. Dayı tutanağa imza atmadı ama hakim karşısında da söylediğini inkar etmedi. Tabi ifadeyi içki masasında verdiğini, benim de kendisiyle beraber aynı masada alkol aldığımı da anlattı. Erzurum’lu Hakim bana doğrumu diye sordu. Ben de “Hakim Bey, kaçak kesilen ağacın failini bulmak için amuda bile kalkardım o an” diyince orada bulunanlar gülmeye başladı.

Sonuç olarak vatandaş o ağacı kesmekten dolayı ceza aldı. Biz de her seferinde İşletme Müdüründen fırça yemekten kurtulduk ama hala kapısız, bacasız, uçsuz bucaksız alanlardan dolayı 20 yıl sonra bile ifade verip soruşturmalarla maruz kalmaktan kurtulamadık.

Siz hiç jandarma veya Polisin soyulan bir çiftlik ya da banka yüzünden tazminat ödediğine şahit oldunuz mu? Onca güvenlik kameraları ve kilitli kasalara rağmen hiç bir güvenlik görevlisine “neden bu bankayı, dükkanı, kuyumcuyu soydurdun” diye hesap sorulduğunu duydunuz mu?
Ben de duymadım. Ama bizim kurumda “neden bu ağacı kestirdin” ya da “yolun kenarındaki odun nasıl çalınır” diye çok hesap veren ve tazminat ödeyen tanıdım.

Çok fazla uzatmadan Kilitsiz, kapısız, savunmasız bir alanda çalışan tüm meslektaşlarıma kazasız, belasız ve bol şanslı bir meslek hayatı diliyorum.

ESKİMEYE DEVAM EDEN BİR ORMAN MUHAFAZA MEMURU

0 Paylaşımlar
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 1 Yorum
  1. cert001 dedi ki:

    Siz hiç jandarma veya Polisin soyulan bir çiftlik ya da banka yüzünden tazminat ödediğine şahit oldunuz mu? Onca güvenlik kameraları ve kilitli kasalara rağmen hiç bir güvenlik görevlisine “neden bu bankayı, dükkanı, kuyumcuyu soydurdun” diye hesap sorulduğunu duydunuz mu?