MESLEKTEN BİR HATIRAM

27.11.2020
639
MESLEKTEN BİR HATIRAM

OMM olarak görev yaptığım Sakarya OBM-İzmit Orman İşletme Müdürlüğü’nün bir Şefliğinde 2008’in sıcak bir yaz günü, KPS satışlı emval yüklü bir araca nakliye tezkeresi kesmek üzere bir köye yola çıktığımda, aldığım bir ihbarı da değerlendirmek üzere yolumun üstündeki ihbar konusu köydeki yere vardım.
Bozuk baltalık orman kıyısının 1 dönümlük kısmının ölü ve diri örtüsünün yeni temizlenip köklenerek açma yapılmış olduğunu gördüm; kayde değer emval yoktu. Yanı başında da ihbarda adı geçen şahsı koyunlarını otlatırken buldum ve o an yere açtığı sergiye peynir, zeytin ve domatesten oluşan azığını açmış ve yeni yemeye başlamıştı.

Köye sonradan gelen Yugoslav maciri soydaşlardan olduğunu öğrendiğim 55 yaşlarındaki masum, sakin görünümlü şahsa, açma yapılan yeri sorduğumda, emekli maaşının yetmediğini, 40-50 baş koyun alıp onlara bakmaya çalıştığını söyleyerek orman örtüsünü de kendisinin temizlediğini mahcup bir şekilde itiraf ettikten sonra, hakkında işlem yapacağımı söyleyerek kimliğini aldım (CBS aletini getirip kesin tespiti yapıncaya kadar) bir yandan da açılan alanı inceliyordum. Ben bunları yaparken geçen 10-15 dakikalık sürede bir şey dikkatimi çekti. Adam oturduğu yerden kalkamadan serginin başında öylece kala kaldı. Lokmalarının elinde kaldığını, boğazına gitmediğini, çok üzgün olduğunu sararan renginden ve önündeki yiyeceklerden anladım. Ve o an ben de, böyle bir mesleğin, vicdanıma yüklediği sorumluluğun altında ezildiğimi fark ettim.
Diğer köydeki bekleyen araca gidip nakliyesini verdikten sonra lokantası da olan merkez köyde öğleni vakti çoktan geçmiş ve epeyce acıkmıştım. Ekmem arası köfte yaptırıp yemeye başladım. O sırada az önceki şüpheli şahıs aklıma geldi. Bu sefer lokmalar benim boğazımda düğümlenmeye başladı. Zar zor birazını yiyip bırakıp kalktım ve giderken aklıma bir fikir geldi. Şefliğimize her yıl gelen Orman Haftası etkinlikleri çerçevesinde gelen elimizde kalan fazla fidanları Şeflik bahçemizde muhafaza ederdik. Bir inisiyatif alarak olay mahalline şüpheli şahısa gelerek buraya yeteri kadar sayılı fıstık çamı fidanı getirebileceğimi, kendisinin çukurlarını kazıp dikip, içine hayvanlarını sokmayıp bakıp büyütmesine söz vermesi halinde tutanak tutmayacağımı söyledim. Bunun üzerine O da memnun olup söz vermesi üzerine kimliğini kendisine verdim ve aynı gün ve saatlerde 30’a yakın tüplü boylu çf fidanı götürüp, dikimini tarif edip kendisine teslim ettim.
Bir iki gün sonra baktığımda çf fidanlarını poşetlerinden çıkarmış ve hepsini tarif ettiğim gibi dikmiş, açık tarafı da çitlerle çevirmişti. Kendime de vatandaşa da verdiğim takibini yapacağım sözümü yerine getirip fidanları sık sık kontrol ettiğimden vatandaş habersizdi. 3 aya kadar çok iyiydi. Bir gün de gittim ki tek bir fidan kalmış ve açılan yerin tam ortasına da keresteden koyunlarına koca bir ahşap barınak yapmış ve hayvanlarına tahsis etmişti.
Kendisini buldum, imzasını alıp zaptı yaptım ve aynı haftada daireden mevsimlik işçi alıp barakayı da yıktırdım.
Keşif zamanı geldi, mahkeme heyetiyle olay yerine gittik; bu yaşananların özetini Hakim’e de anlattım. Tabi Hakim bey de adabı muaşeret kural ve kaideleri çerçevesinde gerekeni yapmaktan geri kalmadı (!)…
Bu vesileyle, bu arkadaş bana, Ormancılıkta fazla duygusallığa yer olmadığına dair bir şey öğretmiş oldu.
Kalın sağlıcakla…
Mustafa DURSUN/ Em. OMM
27.11.2020

0 Paylaşımlar
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.